Deprecated: mysql_connect(): The mysql extension is deprecated and will be removed in the future: use mysqli or PDO instead in /home/umitseno/fermangazetesi.com/include/conf.php on line 7
Sanal fikirlerden ilahi olana geçiş - FERMAN Gazetesi - Karaman (Gayrıticari_Hobi Sitesi)

Sanal fikirlerden ilahi olana geçiş

Sanal fikirlerle çocukların zehirlenebilmesi için ilahi olandan uzak olması gerekirdi o yapıldı. Çocuğumuza biz kendi gözümüzü veremiyoruz. Allah ona iki göz veriyor. Kendi gözümüzü veremediğimiz çocuğumuza kendi görüşümüzü de vermeyelim. Ona göz veren Allah (c.c) görüşte vermiştir. Rum suresinin 30/30'da ifade edildiği gibi bizi yaratan Allah (c.c)'ın fıtratımıza verdiği din bizi yönlendirsin.

22 Aralık 2013 13:58
Babası profesör, anası profesör. Kız, hukuk fakültesinde okuyor. Gazetelere yansıdığına göre annesi kızına "Derslerin iyi değil" diye azarlıyormuş. Eve geç geldiğinde de "Kimin koynundaydın?" diye soruyormuş.
Kız da çekmiş ekmek bıçağını annesinin boynundan kesmiş.
Dekan konuşuyor: "Annesi o kadar iyi ki, ölmeseydi ve yaralı olarak kurtulsaydı kızını affederdi" diyor. 
Doğrudur. Ana yüreği öyledir.
Hani bir hikaye vardır: Annesinden kurtulmak isteyen oğlu anasını dağda kesmiş, ciğerini almış torbasında getirirken çocuğun ayağı kaymış yere düşmüş. Yere düşünce dizi acıdığında "Anam!" demiş. Torbanın içindeki ana yüreği "Kuzum!"demiş.
Ana yüreği öyledir ama analar da kuzularına zehirli bilgiler yedirmeselerdi daha iyi ederlerdi. Çocuklarımız, bizim yavrularımız ama bizim malımız değildir. Almaya, satmaya, istediğimiz gibi kullanmaya uygun değiller.
Allah (c.c.) herkesi ayrı ayrı getirdiği gibi ayrı ayrı götürüyor ve herkesin yaptığını ayrı ayrı değerlendiriyor.
Babayla oğlun, anayla kızın parmak çizgilerinin ayrılığı kadar ayrı taraflarımız var.
Dünyanın en önemli hastanesinde en değerli doktorlar nezaretinde çocukla babasının veya annesinin parmak çizgilerinin aynı olması için ameliyatlar yapılsa geçici süre başarılı olsa da sonunda ayrılık yerini alır.
Aynı toprakta yaşarız, aynı havayı soluruz, aynı güneşten gıdalanırız ama yavrularımızla bizim ciğerlerimiz, yediği, içtiği, soluduğu şeyleri ayrı değerlendirir.
Suyu, toprağı, havayı, güneşi yaratan Allah'ın gönderdiği Kur'an, bütün insanların ihtiyacını karşılayacak şekildedir.
Kendimiz gibi olan insanların ilim gıdası, suni gıdalarımız gibidir. İlahi olandan uzak kalmamaya çalışalım.
Birileri çıktı bu ülkede Kur'an'ın çocuklara öğretimini kanunla yasaklayarak dünyada eşi ve benzeri olmayan ülke haline getirdi bu ülkeyi.
Sanal fikirlerle çocukların zehirlenebilmesi için ilahi olandan uzak olması gerekirdi o yapıldı.
Çocuğumuza biz kendi gözümüzü veremiyoruz. Allah ona iki göz veriyor. Kendi gözümüzü veremediğimiz çocuğumuza kendi görüşümüzü de vermeyelim. 
Ona göz veren Allah (c.c) görüşte vermiştir. Rum suresinin 30/30'da ifade edildiği gibi bizi yaratan Allah (c.c)'ın fıtratımıza verdiği din bizi yönlendirsin.
Jean Jaques Rousseau (Jan Jak Russo) (1712-1778) "Bırakın çocuğunuzu Notre Dam'ın papazlarıyla Sorbon Üniversitesi'nin profesörleri ahlakını bozmasın" derken bir gerçeği ifade ediyordu. 
Çocuğunuza naylon elbise giydirmiyorsunuz. Yünlü veya pamuklu elbise giydiriyorsunuz. Hz. Adem'den beri var olan yün ve pamuk iki binli yıllarda değerinden bir şey kaybetmek şöyle dursun değeri daha da artıyor.
Çocuğunuza et, süt, sebze, meyve gibi tabii gıdalar veriyorsunuz. Sun'i/sanal gıdalar vermiyorsunuz.
Halbuki et, süt, sebze, meyve Hz. Adem le Hz. Havva'nın sofrasında da vardı.
Çocuklarımızın ruhi gıdalarını verirken de fıtri olanını bozmamaya dikkat edelim. Suni/sanal/yapmacık fikirlerle çocuğun fıtratını bozarsak terörist, anarşist, hırsız, soyguncu, köşe dönücü, katil oluverir.
Körpecik dimağlarına suni sözler yerine ilahi sözler yükleyelim. Bir ömür boyu yürüyeceği dünya yolculuğunda hakiki azığı takva azığı olsun.
Dünyalardan daha geniş olan gönlünü bir dünyalının akıl kalıbına göre dökülmüş kurallar içinde mahkum etmeyelim.
Bu dünyada bize Rabbimiz tarafından verilen en değerli şeylerin akıl, Kur'an, iman, vakit ve sıhhat olduğunu, ilim ve kalem ayaklarıyla yürümenin en sıhhatli yol olduğunu öğretelim.
Kula kul olmak yerine Yaratana kul olmasını öğretelim ve onu cehenneme götürecek inkâr, şirk, gavurluk, ateistlik gibi iğrenç yollardan uzak kalması için uyaralım.
Dünya yolculuğunu cennetle sonuçlandırması için gönlüne ve eline Kur'an'ı verelim, örnek olarak da sevgili peygamberimizi gösterelim.
Avrupa'da işçi olarak çalışan bir vatandaşımızın bana söylediklerine siz de kulak verin:
"Ben Sosyalist Parti'nin üyesiyim. Önemli bir toplantıda Milletvekillerinden biri Türkler aleyhine olumsuz sözler etti. Ben, oturum başkanına Milletvekilimiz eksik bıraktı izin verirseniz tamamlayayım" dedim ve izin verince bu şikayet ettiğimiz şeylerin hepsi bizim gençlerde var deyince hepsi başlarıyla beni selamlayarak onayladılar. Ama bu suçlarda bile Yunanistan'ın, İtalya'nın, hatta Belçika gençlerinin gerisinde kaldığımız istatistiklerle sabit. Birinci nesil Türklerden hiç şikayet yok. İkinciden biraz var şimdi asıl üçüncü nesilden şikayet ediyorsunuz. Birinci nesil, birazcık da olsa İslam inancına göre yetişmişti ve siz şikayetçi değildiniz. Bu üçüncü nesil tamamıyla Avrupa kültürünün eseridir" dediğimde beni ızbandut gibi iki adam kürsüden indirdi" 
Siz, bu adam gibi adamı dinleyin. Onu konuşturmamakla ilaç şişenizi kırıyorsunuz.
Rabbimiz, Yahudilerin şahsında bütün insanlığa öğüt verirken "İyilik yaparsanız kendinize yapmış olursunuz. Kötülük yaparsanız yine kendinize kötülük yapmış olursunuz" (Kur'an-ı Kerim, İsra 7)

Mahmut TOPTAŞ
 
Mahmut Toptaş
Bu Haber 1326 defa okunmuştur.
 
Yorum Ekleyin