Kazanmak Güzel Midir?
Bir kazancın sonunda hırsızın kazanması sonucu gösterdiği sevinç var ise o kazanç ne kadar meşrudur, ne kadar ahlakidir.
Kazanmak Güzel Midir?
Kazanmak kelimesi maddi ya da manevi bir değeri elde etmek
ise; kazanmak her zaman güzel midir?
Öğrenci sınavı, çalışan hakkını, sporcu yarışmayı kazandığı
zaman sevinir. Her hangi bir çabanın sonucunda kazanmak vardır hep.
Hacı amcam camiye girerken dikkatli ve sakindir, ama
çıkarken keyifli ve neşelidir. Rabbine olan borcunu ödemiş ve bedeli olan
sevabı kazandığı için mutludur.
Bir evi, işyerini kollayıp bin bir sıkıntı ile o evi,
işyerini soyan hırsız yakalanmadan işi temize çıkarmışsa çaldığı malları
kazanmıştır.
Bir çete güzel bir
program yapıp tereyağından kıl çeker gibi devletin kasasından, milletin
cebinden bir şeyler araklayınca kazanmıştır.
Bu kazançlar da gerçekten kazanç mıdır? Güzel kazanç mıdır?
Bir kazancın sonunda hırsızın kazanması sonucu gösterdiği
sevinç var ise o kazanç ne kadar meşrudur, ne kadar ahlakidir.
“Abi anahtarı içerde unutmuşuz, şu merdiveni ver de
balkondan girip şu kapıyı açalım” diyen adama merdiveni kullanacağı yere kadar
taşımak, hatta o çıkıp da işini bitirinceye kadar beklemek yardım mıdır? Eğer o
kişi sizi kandıran bir hırsız se ve başkasına ait bir evi soymak için sizi
kullandı ise.
Böyle bir işe alet olup, sonra da; “Ne yani yardım etmeyip
de insanlık gösterme miydim? Yardımlaşma ve dayanışma duygusu nerde kaldı. Hem
adam içerde küçük bebek var tehlikede dedi, yatalak anam var dedi, Adam Allah
kelamı ile başlıyor, ağzından ayet hadis düşmüyordu, üstelik falanca tarikatın
da mensubu imiş, hele ki falanca sendikanın da tam desteğini almış” vs gibi mazeretlerle
suç ortaklığınızı kurtarabilir misiniz?
Kazançların en çirkini Allah’ın gazabını kazanmaktır. Günah
kazanmaktır. Vebal kazanmaktır.
Bir cemaate, bir camia, bir tarikata bağlıyım deyip vebal
üstüne vebal altında kalanlar, helal ve haram kavramlarını kendi çıkarlarına
göre yorumlayanlar, “haram helal ver Allah’ım senin kulun yer Allah’ım diye
rahatlık içinde olanlar, halkın tiksintisini, nefretini ve kinini kazananlar,
KAZANMIŞ olurlar. Ama baki âleme götürecekleri dağarcıkları kötülüklerle dolmuş
olur.
Bu tür insanlara hangi sebeple olursa olsun destek veren
yanında yakınında bulunan onun kendi adlarını kullanmasına ses çıkarmayan
cemaat, vakıf, tarikat, STK, sendika, dernek, medya, kişi, kurum ve kuruluşlar
da aynı suçun kayıtsız şartsız SUÇ ORTAKLARI, ÇETE ÜYELERİDİR…
Bu tür insanların kazanmak için yapamayacakları çirkinlik yoktur.
Bir mevkii makamı, malı mülkü, maddi veya manevi herhangi bir değeri kazanmak
için gerekirse bir süs köpeği misali pabuç bile yalamaktan geri durmazlar. Her kılığa
girip her boyayı boyanıp kendilerini güzel gösteriler. Kullanacakları kişilere
vaatlerde bulunur güzel bir geleceği anlatılar. Bazen de abalarının altındaki
sopaları gösterirler, daha da ileri giderek, tehdit, şantaj ve baskı
yöntemlerini kullanırlar.
Onların bu sahte görünümüne aldanıp, vaatlerine kanıp,
tehdit şantaj ve baskılarına boyun eğip kazanmalarına sebep olmak gelecekte
duyulan pişmanlığı yok etmez. Aksine o kazanımın kötü kullanılmasından doğacak
vebali, oluşacak suçu bire bir paylaşmaktır.
Önümüzde Dünya’nın en kritik günlerinde sıkıntılar yaşayan
vatanımızın geleceğini ilgilendiren bir seçim var… Üstelik yeni bir yönetim
biçiminin ilk Başkanını seçeceğiz. Mercek altına yatırmaya gerek bile kalmadan
tercih yapılacak kadar her şey ayan beyan.
Ama Karaman yerelinde şartlar bu seçimlerde çok daha farklı.
Adaylıklar büyük oranda kesinleşti. Taşra sosyal dokusunda
herkes herkesin aldığı nefesi dahi biliyor. Hiçbir şey gizli ve karanlıkta
kalmıyor. Soğan yiyip de ağzı kokanlar, sarımsak yiyenleri koruyup çoğunluk
sağlama peşine düşüyor.
Çok değerli aday adayları vardı. Teşkilatlar kendi
yapılarının gereğini yaptılar ve adaylarını açıkladılar. Takdir HALKIN. Vekâlet
vermeye ne kadar uygun olduğuna karar verecek.
Ama en çok dikkat edilmesi gereken şey de günah, vebal
kazanacaklara alet, destek, taraftar olup da aynı suça iştirak etmemeye gayret
etmek.
“Bir oyumdan ne çıkar” sözü o teşkilattan herhangi birisinin
bir yetimin kör kuruşunu gasp etme suçuna sizi de iştirak ettirir. En basiti liyakati
olmadığı için zamanı israf etmek suçu bile sizin de ortak olduğunuz bir suç
olacaktır.
Dini duygular da dâhil olmak üzere duygularımızın
sömürülmesine aldanamamak gerekir.
DAVA saplantısı ile o davayı şer ellere teslim etme
şaşkınlığına düşmemek gerekir.
Çok çok kötü bir geçmişe rağmen aydınlık gelecek vaatlerine
kanmamak gerekir.
Abaların altından gösterilen sahte sopalardan korkup, tehdit,
şantaj ve baskılardan sinip de yanlış karar vermemek gerekir.
Büyük bir VEBAL ve felakettir…
Rabbimiz Hak Yolundan ayırmasın. Akıl fikir ve izanımızı
korusun…
Vatanımız, Milletimiz, geleceğimiz için HAYILISI olsun…