Katılımcı Toplum ve Sosyal Medya
Haydi Karaman, sayfalar dolusu seviyeli siyasi katılım paylaşımlarında buluşalım…
Bir sosyal medya çılgınlığı aldı başını gidiyor.
Bir dönem haberleşmenin en önemli unsuru mektup idi. İlginç
mektup metinleri, gönderme yöntemleri, imzasız mektuplar, sahte mektuplar
vardı.
Daha sonra özel TV kanalları yayına başladıktan sonra,
topluma ulu orta, bir dolu aslı astarı olmayan nevaleleri, kurgu ve
mizansenleri servis ederek gündemde yer alma kavgasına tutuştular.
Bugün sosyal medya içerikleri ile bunlardan binlerce kat
sansasyonlar oluşturmaya başladı. Üstelik internet kullanılabilen her kişi bir
yayıncı, tüm dünya da hedef kitleye dönüşüverdi.
Gün geçmiyor bir paylaşım tıklanma rekorları kırmasın.
Önümüzde bir seçim var. Karamandan da dikkatli bir eleme
sonucunda adaylar tespit edildi ve yoğun bir propaganda yürütüyorlar.
Neden seçilmek isterler ki?
Milyonlarca insan seçime girmeden hazır verilecek bir sıfatı
şiddetle ret ederken birileri neden bu göreve talip olur.
Akademik unvan sahibi, medyatik ve düzgün bir hayatı olan
Mehmet Alagöz neden aday olur?
Anadolu’nun bağrında, güzel bir işe, düzgün bir aile
yapısına sahip mutlu bir hayat yaşayan toplumun sevdiği Mustafa Cem Kağnıcı
neden aday olur?
81 il içinde
mesleğinin en yüksek noktasını bırakıp, sosyal çevresinde her zaman hayır dua
alarak çok sevilen Recep Şeker neden aday olur?
Bir Anadolu Evladı olarak bir kurumu yokluklar içinde ele
alıp dünya çapında bir dev haline getiren ve bu devin dünya çapında güçlü
yetkilisi, mimarı Recep Konuk neden bu göreve talip olur?
Seçildikleri zaman elde edecekleri maddi ve manevi değerler
şu an ellerinde bulunanlardan bile az olacak seviyede iken üstelik…
Çok yakın tanıdığımız bu şahısların gelecekleri makamları
kullanarak, haksız bir şeyler elde etme niyetlerinin olmadığına da herkes gibi
biz de kefiliz. O zaman bu isteğin sebebi nedir?
(Yakından tanımadığımız diğer adaylar hakkında yeterli
bilgimiz olmadığından isimlerini zikretmedik. Kasıt yoktur)
Elbette hizmet. Elbette Vatan ve Millet sevgisi. Elbette bu
topraklara olan vefa duygusu. Elbette bu göreve kendisini hazır ve layık
hissetmesi.
Birileri bu memlekete hizmet edecek. Bu konuda arzusu çok
olan, kendine güvenen ve çevresi tarafından bu işe layık görülen insanlar…
Allah yardımcıları olsun.
Sosyal medyada da günümüzün en çok paylaşımları bu konularda
oluyor.
Binlerce, on binlerce paylaşım yapılıyor. Bunlar adaylar
hakkında, siyasi partiler hakkında veya seçim sonuçlarına yönelik paylaşımlar.
Bu paylaşımlara, okunduğu andaki haleti ruhiye ile yazılan ama kalıcı olan
yorumlar tam bir toplumsal araştırma konusu.
Herkes bir yayıncı ve hedef kitlesi de nerdeyse tüm
dünya.
Bu yayınlarda dikkat çeken bir konu var. Olması gereken ama
hiç olmayan şeyler bunlar. Yönetime talip olan bu şahıslara memleket meseleleri
ve bunların çözümleri ile ilgili tek bir kelime, tek bir öneri, tek bir soru dahi
yok.
Ya vıcık vıcık yağ, ya da aslı astarı olmayan eleştiri,
itham ve hakaretler.
Hiç kimse Karamanın ya da Ülkenin şu sorunu var. Şu
sebeplerden kaynaklanan sorunlar ve bu sorunların çözüm yolları şunlar.
Çözülürse halkımız ve memleketimiz şunları kazanacak diyen tek bir paylaşıma ve
yoruma rastlamadık.
Yönetime hazırlanan kişilerin liyakatleri nedeni ile
bilmeleri gereken şey de tam bu. Özel bir toplantımızda şansı banko olan iki
adayın saatler süren konuşmalardan bir cerrah titizliği ile notlar almaları,
belirtilen sorun ve eksikler için çözüm önerileri araştırmaları bundandır.
Eğer seçilecek olan bu kimseler Milleti temsil edecek
vekiller ise onları yönlendirecek olan halkın kendisidir. Ama ne yazık ki
anlaşılması güç cümlelerle manzumeler döktürenler ya içlerindeki kini, ya
siyasi hazımsızlıklarını, ya yıkanmış beyinlerine enjekte edilmiş fikirleri, ya
da siyasi sloganları sıralamaktan öteye geçmiyor. Tabi bunların, kendileri de
dahil hiçbir kişiye faydası olmuyor.
Sorunlar, eksikler ve yapılması gerekenlerle ilgili herkesin
mutlaka fikirleri görüşleri ve önerileri vardır. Doğrudur, yanlıştır. Kabul
görür ya da görmez. Bunların hiçbir önemi yok. Keşke şu an sosyal medya
çılgınlığı bu konuya kanalize olmuş olsaydı. Slogan, hakaret, aşağılama,
karalama, isnat ve iftiraların yerine sayfalar dolusu sorunlar, çözüm önerileri
ve bunların daha iyi nasıl yapılacağına dair seviyeli tartışmalar oluşsaydı.
Katılımcı toplum olmayı bir türlü öğrenemedik. Katılmayı
saldırı, her söylenene itiraz veya her söyleneni kayıtsız şartsız kabul ve
alkış olarak görmek yanlışı içindeyiz.
Sosyal paylaşım bu yanlışı düzeltip katılımcı toplum olmak
için mükemmel bir fırsattır.
Haydi Karaman, sayfalar dolusu seviyeli siyasi katılım
paylaşımlarında buluşalım…