Uyanıp da Bir Görseler

Bundan 15-20 yıl önce vefat eden muhterem Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin amcamız bu gün memlekette nerelere gelindiğini, memleketin ne hale geldiğini bir görse.

25 Şubat 2014 00:00

Uyanıverip Görseler

 

Uykudur ölüm aslında. Fani bir uykudur inanan için. Fani dünya görevinden sonra, bedenlerin silinip ruhların bir fani uykusudur.

Uyuyanlar için “Bu günleri görseydi” derler ya hani...

Bu coğrafyada yaşamış ünlü şahsiyetler uyanıverip de bu günkü durumları bir görseler.

Süleyman Şah uyanıverip de Rumeli’ye geçerken yaşadığı güçlükleri bir görse. İki köprüden sonra 3. sünün inşa edildiğini, denizin altından bir kaç dakikada karşıya geçiliverdiğini. Abdülhamit Han Hazretleri de o günlerde kağıt üzerinde gerçekleşen hayalinin boğazda uygulandığını görüverse.

Bir kutlu Fethi gerçekleştiren Fatih Sultan Mehmet Han,15 milyona yaklaşan nüfusu ile baş döndüren bir hayat yaşayan İstanbulunu bir görse. Evrensel azgınlıların, pisliklerin bile yüzünü kızartacak ve adına medeniyet denilen uygulamaları bir görse. Kapısı açık ama ibadete kapalı Ayasofya’yı,, içki alemleri yapılan vakıf eserlerini, meydanlarında hükümeti yıkmak adına devlete savaş açan şaşkınları, bir gedik açabilmek için canlarını feda ettiği surların kullanım amaçlarını görse.

Muhteşem Kanuni seferlerden fırsat bulup,  fani ömrünün çok az bir kısmını yaşadığı saraylarının hangi entrikalarla ve insanlık dışı çarpıtılmış olaylarla insanlara tanıtıldığını bir görse.

Dünyanın en örgütlü siyasi ve iktisadi güçleri ile devasa bir mücadele veren, içeride de Batının ilk satın aldığı ve günümüzde sayıları pek çoğalan bedhahlarla mücadele etmeyi başaran Abdülhamit Han Hazretleri bir görse.

Çanakkale’de savaşarak değil, ölerek dünyayı dize getiren şehitlerimiz, komutanlarımız, bugün korudukları değerlerin ne hale geldiğini bir görse.

Milletinden aldığı büyük destekle, Dünyaya başkomutanlık ve Kurtuluş Savaşı örneği veren Mustafa Kemal Atatürk, bu gün çabalarının ne hale geldiğini bir görse. Bir görse sabahtan akşama adının arkasına sığınarak pirim yapmak isteyenleri. Bir görse kendisi hakkında adından başka hiç bir bilgisi olmayanların, O Adı bir sığınma ve karşı fikirlere saldırı olarak kullandıklarını bir görse. Bir görse “Kemalistsiz, Atatürk’ün askerleriyiz, Atam izindeyiz” diyenlerin aslında Kendisi hakkında tek kelimelik kültüre sahip olmadıklarını. Koruma kanunları ve her türlü dayatmalarla gerekli gereksiz Adının kullanılarak bir anlamda bıkkınlık ve hatta allerji oluşmasına sebep olunduğunu. Harf inkılâbının zararlarının on yıllar sonra bile artarak devam ettiğini, halifeliğin kaldırılmasının milyarlarca İslam nüfusunu batının ve Hıristiyanların kuklası haline dönüştürdüğünü bir görse. Laikliğin bir saygı unsuru olmaktan çıkıp dine ve dindarlar bir saldırı aracı haline döndüğünü, hatta zaman zaman içki, fuhuş gibi kavramların bile savunulmasında kullanıldığını bir görse.

Ortanın solu deyip tek parti olarak siyasi imparatorluk kuran İsmet İnönü ortada durmayan ve ön düzeni bozuk araba gibi solun da soluna kayan bir siyasi yapı oluştuğunu, artık Türkiye’de SOL kavramının tüm bilimselliği bir kenara bırakarak, laiklik zırhı içinde ateizme dönüşmekle de kalmayıp, dine, inançlara ve maneviyata saldırı haline geldiğini bir görse.

80 öncesi “halklara özgürlük, tam bağımsızlık” diye diye, ölen öldürülenlerin arkadaşlarının, bu gün anadilde eğitim, anadilde yayın gibi insan haklarının temelinde yer alan uygulamalara nasıl karşı çıktıklarını, bu uygulamalara düşman olduklarını bir görseler.

Bülent Ecevit temeli olan bir siyaset uygulayacağım diye aslında temel atmadan oluşturduğu bir SOL siyasetin bugün nasıl 40 parça ve omurgasız kaldığını, Devletin selameti için her fikirle her tür diyalogu sağlamayı örnek gösterdiği talebelerini bugün sabahtan akşama kavga etmekten, diyalog çağrılarına cevap veremediğini, siyasette saldırı, karalama, aşağılama yerine fikirleri ve projeleri anlatma söylemleri ile örnek olduğu CHP nin yıllardır saldırmak, suçlamak, aşağılamak, kavga aramaktan başka bir iş yapmadığını, siyasi vaatleri ve projeleri unuttuğunu, temeli burjuvaziye karşı olan SOL’un bugün kapitalistlerin, ağa babaların, toplumun en zengin kastını oluşturanların elinde bir çıkar aracı olduğunu ve pek çok CHP örgütünde tek bir proleterin bile olmadığını, bir görse.

“Ben Müslümanım” demekten korkulduğu bir devirde, kelleyi koltuğa alıp da ortaya çıkan Necmettin Erbakan, bu gün kelle koyduğu o davanın, köşe dönmeye, çıkar sağlamaya, adam harcamaya veya kullanmaya alet edildiğini bir görse. Tek başına iktidara gelebilecek siyasi hareketinin yüzde bir kaçlara düştüğünü, insanların inançları doğrultusunda yaşama özgürlüğünü gerçekleştirenlere karşı, Erbakan adını kullanarak saldıranları, Onun kurduğu partinin devamı olan partiye üye olmayanların müslüman bile sayılmadığını, yıllarca canla başla kavgasını verdiği başörtünün mini etekle giyildiğini, düğünlerde başörtüsü ile kıvırta kıvırta dans edildiğini, büyük bir kararlılıkla savunulan Kıbrıs’ın siyasi olarak hala çözülmediğini, etrafımızdaki ülkelerde müslümanların müslümanları hunharca katlettiğini, bu duruma müdahale eden Devlet güçlerine ve Hükümete yine İslamiyet adına yola çıktık diyenlerin Devlet içindeki böceklerinin nasıl engel olmaya çalıştıklarını, İslamiyet adına Cemaat olduk diyenlerin İsrailoğulları ve emperyalist ABD nin bir ordusu haline geldiğini, kendi yetiştirdiği talebelerinin iktidarının, yine kendi taraftarları tarafından nasıl acımasızca linç edilmeye çalışıldığını, “Önce ahlak ve maneviyat” kavramının “Önce para, mevki, makam ve çıkar” haline dönüştüğünü, Hak geldi Batıl Zail oldu” sloganının “Biz ne pahasına olursa olsun geleceğiz ve her şey nail olacağız” olduğunu, bir görse.

Ömrünü komünizmle mücadeleye adamış, özümüzden aldığı değerlerle yeni bir ideoloji oluşturmuş Başbuğ Alparslan Türkeş, partisinin bu gün onlarla kol kola, koyun koyuna aynı fikirleri, aynı eylemleri paylaştığını, bunu da sırf siyasi olarak elde edemediği iktidarı bu yolla yıkmayı amaçlamak için yaptığını, Türk kelimesinin artık mikro boyutlara indiğini ve “bizden olmayan Türk bile değildir” denecek hale geldiğini, sırf muhalefet olsun diye aka kara, doğruya eğri diyen bir hale dönen MHP nin siyaseti bir inat, partiyi bir hegemonya, muhalefeti felaket tellallığı olarak görmeye başladığını, halka kürsülerden ideolojik fikirler, benliğimizi hatırlatan değerler yerine matematik dersleri verimeye başlandığını, Halk ve Millet kavramlarının unutulduğunu, partide bir makama gelenlerin o makamı korumak için, harcanmadık kimseyi bırakmadıklarını, yine de davaya sadakatten ayrılmayan gurupların, hak etmeden işgal dahi etseler, baştakilere saygı göstermeye çalıştıklarını, bir görse.

Tonton kişiliği ile Türkiye’de yeni bir ufkun açılmasına sebep olan Turgut Özal, vefatının hemen akabinde o kitleleri coşturan siyasi hareketinin saman alevi gibi söndüğünü, O’ndan sonrakilerin hiç bir varlık gösteremediklerini, ama başlattığı ekonomik düzenlemelrin bu memlekette bugünkü iktidar tarafından da iyi kullanılarak düzlüğe çıkıldığını, o güzel amblemli, arılı partisinin bu gün başka partilere payanda olduğunu, ölümü üzerinde her gün yeni bir kanıt ortaya çıkmasına rağmen sır perdesinin bir türlü aralanamadığını, bir görse.

Gözleri, akılları, vicdanları, gönülleri ve izanları ile irtibatlansa da: Kenan Evren adındaki ZAT, Süleyman Demirel isimli kişilik de bu memlekete neler yaptıklarını bir görseler.

Haşa rüyaları, yalanları ile etrafındaki mideden bağımlıları kandıran zavallı gözü yaşlı şaşkın da gerçekleri görüp de sahip olduğunu sandığımız ilmini gözden geçirip içinden bir tek cümleyi doğru olarak bir görse.

Bundan 15-20 yıl önce vefat eden muhterem Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin amcamız bu gün memlekette nerelere gelindiğini, memleketin ne hale geldiğini bir görse.

Görmeyenlere GÖZ AYDINLIĞI dileriz.

 

 
siyaset türkiye uyku
Bu Haber 1474 defa okunmuştur.
 
 
Yorum Ekleyin