İşçi Hakkı Savunmanın Nefrete Dönüşmesi

Tüm bu görüntüler gazete sayfalarını, televizyon ekranlarını ve günümüzde internet sayfalarını süsledikçe; işçi, emekçi ve alın teri sahipleri nerede ise elde ettikleri komik haklarından da vazgeçecek hale geliyorlar.

01 Mayıs 2014 00:00

Bir kara lekedir 1977 olayları. Bir devrin içindeki utanç günlerinden birisidir. Sol kavramının sahiplendiği 1 Mayıs kutlamalarına karışmış kanlı ellerin kara tablosudur.

O günden beri belirginleşmemiş bir şey vardır. Nedir 1 Mayıs? Meşhur Marşında iddia edildiği gibi güya işçinin emekçinin bayramıdır.

Kimdir işçi?

Birkaç kuruşluk paraya alın teri döken, aldığı para ile ölmeden hayata tutunmaya çalışan insanlardır. Milyarlar kazananların devletten veryansın kaçırdığı vergileri, kayıtlı olduğundan kaçıramayıp kuruşuna varana kadar ödeyen, hatta ödediği vergilerin hortumcular tarafından iç çalınmasından dolayı devletten hizmet de alamayan ve gayri insani koşullarda yaşamaya mahkum edilmiş kesimdir.

Sadece bu kadar mı? Yıllarca emek sarf edip güya emekli olarak hayatının son demini mutlu yaşaması gereken, ancak aldığı emekli maaşı ile insani ihtiyaçlarının yarısını bile karşılayamayan garibanlar gurubu da emekli olsalar da emekçi sınıfının neferleridir.

Birilerinin bu insanlara sahip çıkarak haklarını aramaları gerekir. Bu görevi de Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de aşırı sol guruplar üstlenmişler ve “Hak, emek, özgürlük” sloganları ile sahip çıkmışlardır.

İşte bu sol guruplar bir yıl boyu, bin bir lüzumsuz işlerle uğraşıp 1 Mayıs geldiği gün meydanlara dökülüp güya hak aramaya başlıyorlar.

Eh bu da bir şeydir denilebilir. Ancak bu hak arayışı da nedense iç savaş görüntülerine sahne oluveriyor.

Hak arama işlemi de; yakmakla, yıkmakla, tahrip etmekle, yaralamakla, molotof atmakla, sapanlarla demir bilye atmakla yapılıyor.

Nasıl hak aramaksa.

Tüm bu görüntüler gazete sayfalarını, televizyon ekranlarını ve günümüzde internet sayfalarını süsledikçe; işçi, emekçi ve alın teri sahipleri nerede ise elde ettikleri komik haklarından da vazgeçecek hale geliyorlar.

Dünyanın en derin maneviyatına sahip de olsa, ekonomik sistemlerin en kalitelisine sahip de olsa, seçim öncesi işçi, emekçi ve alın teri sahiplerine söz verenler, iktidar koltuğuna oturduklarında sömürmeye yine bu insanlardan başlamaktadırlar. Adına ister demokrasi ister monarşi isterse ne derseniz deyin tüm yönetimlerin güçlerini gösterebildikleri tek kesim yine bu gariban kesim olmaktadır.

Sosyalist ve komünist sistemler de dahil olmak üzere tüm iktidarlar için umutlarından istifade edilerek kolay kontrol edilebilen kesim bu kesimdir.

Hatta 1 Mayıslarda bile sahnelere çıkıp da yakan yıkan ve anarşi devrim provaları yapanların bile sermayeleri bu sınıflardır.

Kimse kimseye dolma yutturmaya kalkmasın.

İşçi ve emekçiye pembe vaatler sıralayanların da sadece 1 Mayıslarda meydanlarda boy gösterenlerin de işçi ve emekçi sınıfına verebilecekleri güzellik olamaz. Tarih boyunca da olmadı.

 12 yıldır Dünya lideri olmakla övünenlerin işçiye verdiği, emekliye verdiği ortadadır. Hatta son seçimler de dâhil olmak üzere bu vatandaşlara vaatleri hala hava moleküllerinde asılı durmaktadır.

Bir tarafta bu vaatleri yaptığı halde hala bu insanların umutlarını pazarlayan kapitalist yöneticiler ve bir yanda onlardan bu insanların hakkını istemek için yerine bu insanların emeklerini yakan yıkan ve tarumar eden bir sol zihniyet…

Bu noktada onların yasal hak arayıcıları olması gereken sendikalar ise yeni krallıklarına imparatorluk payesi kazandırma peşinde hayallerini gerçekleştirmekle meşguller…

 

 
1 mayıs bayram. işçi emekçi
Kaynak : FERMAN Fikir
Bu Haber 1311 defa okunmuştur.
 
 
Yorum Ekleyin