
En Güzel Okul: Halk Eğitim Merkezi
İlk izlenimimiz, üretimi kapasiteden fazla ama satış ve pazarlama sıkıntıları olan bir kurum gibi geldi bize.
En Güzel
Okul: Halk Eğitim Merkezi
Acar
gazetecilik dönemlerimizde Türkiye’nin idari yapısını öğrenmenin önemini
kavradığımız dönemlerde tanıştık Halk Eğitim Merkezi ile…
Öğretmen
olarak tanıdığımız bir güzel insan Sami Çıtlak aracılığı ile tanıdık. Halk
Eğitim Merkezinin kurucu müdürü olarak görev yaptı. Sık sık gazetemiz idarehanesine
uğrar güzel sohbetlerimiz olurdu. Sami Çıtlak’dan görevi KMÜ Öğretim Görevlisi
olarak hala Karamana hizmet üreten değerli Kardeşim Mestan Karabacak alarak
sistemin yerine oturmasını sağladılar.
Yer yoktu,
mefruşat yoktu, öğretmen yoktu. Hatta ne iş yapacağı da pek belli değildi.
Aradan yarım asırdan fazla zaman geçti köklü bir kurum oluştu.
Geçtiğimiz
akşam nazik bir davetle Basını misafir ettiler. Malum Ramazan ve tabi ki
Boğazlar Sorunu… Yemek Kursiyerlerinin sınava girse tam not alacakları
üretimleri ile o sorun çözüldü. Gerek kurum müdürü ve gerekse personel,
geleneksel ev sahipliğinin ötesinde bir titizlikle ağırladıkları basına çalışmaları
hakkında kapsamlı bilgiler aktardılar.
Bilgileri
değerli kardeşlerimiz haberleştirdi. Oradan takip edebilirsiniz.
Biz buradan
tespit ve önerilerimizi aktarmakla yetinelim.
İlk
izlenimimiz, üretimi kapasiteden fazla ama satış ve pazarlama sıkıntıları olan bir
kurum gibi geldi bize.
Neden mi?
Açıklanan kurs sayısı, öğretmen öğrenci sayısı gibi bilgileri Karamanda duyan
veya bilen olduğunu sanmıyoruz. Dahası Karamanda bir Halk Eğitim Merkezi
olduğunu herkes bilir ama ne yaptığı konusunda kimse (bir iki konu dışında)
fikir sahibi değildir.
Bu konu
zaten Karaman’da Valilikten tutun en alt birime kadar bir facia. HALKLA
İlişkiler konusunda bir eleme yapsanız yüz üzerinden iki basamaklı sayıya
ulaşan birim çıkar mı bilmem.
Elbette
bunun suç ve kabahati sadece o kısım görevlilerinin değil. Üst
kademesindekilerin kişisel hırs taleplerinden de kaynaklanıyor.
HEM (Halk
Eğitim Merkezi) nde de çok kapsamlı eğitim ve çalışmalar var. Bunlar yeme içme
giyim gibi alanlarda olduğu gibi resim müzik gibi sanatsal konularda ve hatta
bilgisayarın branşlaşan eğitimlerine varıncaya kadar çok yaygın. 99 Usta
Öğretici 221 kursta eğitim ve öğretim alıyor.
Depoda ürün
bol hatta taşıyor. Ama vitrin ve tezgâhlar bomboş. Toplum bunlardan habersiz.
Gazeteciler olarak bizler bile düne kadar bunların bir kaçını ancak biliyorduk.
O zaman
Karaman HEM e vitrin olacak acil bir mekân gerekli. Birkaç kuruma bağlı o kadar
atıl, boş, her türlü hizmete uygun, ama kapısı kilitli mekânlar var. Bir
bekçinin saltanatına ve dostlarını ağırlamasına terk edilmiş veya hiçbir
güvenliği olmayan mekânlar var. Ne zaman sosyal bir faaliyet için talip olsanız
kıymet kesiyor, çürümeye terk etmek daha hoş mu geliyor acaba. Eh, vebal bilmek,
kul hakkı gözetmek karar mekanizmasının şiarı olmalı. Bu kadar ağır ifadeye ne
gerek var mı dediniz? Mübarek Ramazan ifadeleri biraz daha yumuşatmamıza vesile
oldu aslında. O mülkleri yapanların büyük kısmı hizmet amaçlı vakfetti. O
mülkün kapalı kaldığı her saniye o mülkün ilk sahibinin kul hakkına tecavüzdür.
Peki, özel
şahıslardan alınıp restore edilenler? Bu bina/mülk güzel diyorsun. “Bunun
yıkılmasını önlemek lazım, bunu halkın hizmetine sunmak lazım” diyorsun.
Devletin/Milletin parası ile kamulaştırıyorsun, masraf edip yeniliyorsun, sonra
kapısına kildi vuruyorsun. Hatta daha vahimi iki görevli atayıp, ağalık, beylik
yapıp kişisel kullanıyorsun. O devletin/Milletin parası gün gelir sıkıntıya
sebep olur ey ağa…
İşte o
mülklerden en uygun olanı Karaman HEM e tahsis etmek lazım. Etnografik yapıda,
kültürel değerleri titizce içeren, kurslarda üretilenlerin sergilendiği,
verilen açılık gibi, servis hizmetleri gibi kursların da uygulama alanı olacak
bir mekân tesis edilse.
(Öneri: TCDD
Cer atölyesi, Kale çevresindeki bina ve alanlar. Bilgileri tarafımızdadır)
Böyle atıl
durumdaki Gazi İlköğretim Okulunda bu tür bir faaliyet yapıldı. Bir iki kritik
konu dışında fena da olmadı. Dileriz patronlar, böyyüklerimiz, yüce devlet
ricali farkına varır.
HEM için
oluşturulacak böyle bir mekân, Karamanı önce Karamanlıya tanıtacak, Karamanlıya
moral ve isteklendirme katacaktır. Yeni nesillere geçmiş hayatların güzel
yanları geleceklerine ışık olmak üzere gösterilebilir.
O “gelen
misafirlerimizi götürecek bir yerimiz yok” sözüne “bakın yaptık işte” cevabı
olabilir. Gerçi götürülecek o kadar yer var ki, bazen misafirlerimizi
bıktırdığımız bile oluyor. Ama önce nereler var ve bunlar nedir onu bilmek
lazım. Hoş disko, taverna veya daha başka batakhane talebi için söylenmiş bir
söz de olabilir. Öyle ise maal memnuniyet onlar yoktur.
Sözün Özü:
Karaman Halk Eğitim Merkezi Muhterem Sami Çıtlak Beyefendi ve hemen sonrası
Mestan Karabacak’ın çaresizliği aşarak başlattığı günden bu güne kadar çığır
açtı açmaya devam ediyor. Ama bu mekân sorunu ve Merkez bünyesinde “halkla
ilişkiler” konusunda uzman veya uzmanca bir birimin oluşturulması çok elzem
görünüyor. Elbette adı, personeli, makamı olup da kendisi olmayan halkla
ilişkiler birimlerinden bahsetmiyoruz.
20250321
