
Trafik Sorunu Kangrene Dönüşüyor
Sonuçta şehrin en ücra köşelerinde bile park sorunu. Üstelik iki dakikalık ulaşımdan sonra on dakika da park yeri arama çilesi.
Trafik Sorunu Kangrene Dönüşüyor
Karaman Dünyadaki gelişmelerden uzak kalamazdı kalmadı da.
Türkün en değer verdiği şeyleri sayarken “At, Avrat ve Silah”
deyimi ile nokta konulurdu. Bunlara bir de “Dünyada mekân Ahirette iman” deyimi
eklenirdi.
Silah konusu başlı başına bir sorun oldu ve ciddi tedbir ve
çalışmalar gerektiren bir hal aldı. Bu ayrıca işlenecek bir konu.
Ama mekân ve motorlu araçlar denklemini bir türlü çözemedik.
4-6 şeritli yollar yaptık. Trafik rahat aksın diye yapılan bu
yollar park yeri oldu ve maalesef çift sıra parklarla tek şeride düştü.
Son yıllarda var mıdır bilmiyoruz ama bir zamanlar yapı
ruhsatlarından her konut için otopark katılım payı alınırdı. Değişen otopark
yönetmeliği ile bu işler biraz daha karmaşık hale geldi herhalde.
Sofradaki lokmalarından arttırarak bir araç sahibi olmak, en
lüks ve modern araca sahip olmak, bu araçları bir rant vesilesi görmek, bir
kariyer vesilesi görmek sıradan hale geldi.
Üstelik tembellik öyle boyutlara ulaştı ki tuvalete bile
araba ile gitmek ister hale geldik. Evi ile işyeri arası üç dakikalık yürüme
mesafesinde olanlar bile araba havası için aracını kullanmaktan çekinmiyor.
En işlek caddede bir gözlem yapsanız araçların yüzde yüze
yakın bir kısmında tek kişi…
Bir noktadan başka bir noktaya gidecek bir grubun her bir
ferdi kendi aracı ile giderek kariyerine artı yazma derdinde.
Sonuçta şehrin en ücra köşelerinde bile park sorunu.
Üstelik iki dakikalık ulaşımdan sonra on dakika da park yeri
arama çilesi.
Bu işin bir boyutu.
Bir başka boyutu da her ne kadar ehliyet kursları ve
komisyonları titiz davransa da cebine bir ehliyet ve modifiye edilmişi bir
araba kontağı koyan için bu bir eğlence, deşarj, stres atma vesilesi
oluveriyor.
İki bira, ya da bir şişe imal rakı, olmadı her köşe başında
temin edilmeye başlanan ikicik malum haplardan, arabanın fiyatından daha fazla
maliyetli cıstak müzik çalan ses sistemleri, horultusu ile tanklara meydan
okuyan egzozlar... Bas gaza şehrin ana caddeleri ve özel hava basma mekânları…
Seri ve hızlı araçlar o dumanlı kafalarla kontrol edilmesi zor birer canavara
dönüşüveriyor.
Tüm bu olumsuzlukların vicdani bir eğitimle yok edilmesi
mümkün. Ama haçlı kapitalizmini sadece zevk almak ve üstün görünmek yolunda
kullanan bir toplum olduğumuzdan vicdanlar devreden çıkıveriyor. Eh eğitimdeki
içler acınası halimiz de ortada…
Kalıyor yasal tedbir ve uygulamalar.
Hele bir uygula… Hemen arkasından telefonlar, mesajlar,
ziyaretler, “Görmeyiverin yahu” lar…
Her sürücünün yanına da bir trafik denetçisi koyma imkânımız
olsa keşke. Belki kontrolden çıkan vicdanların yerini tutar.
Bir caddede patlayacak kadar yüksek ses çıkararak giden bir
aracın sürücüsü, civardaki binlerce evde, ağır hastayı, uykudaki bebeği,
vardiya nedeni ile uykuda olan vatandaşı, namaz kılan vatandaşı düşünüp
vebalini anlayabilir mi ki?
Ya da bir anda yola fırlayacak masum bir çocuğun katili
olabileceğini düşünecek vicdan kırıntısı var mıdır ki?
“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile de
uslanmayanın hakkı kötektir” sözü tam da bu durumlar için söylenmiş olmalı.
Birkaç kuruş için perişan olanlar, bu birkaç dakikalık zevki
için işlediği suç nedeni ile uğradığı cezadan dolayı caymıyor ise cezanın
dozajı tedaviye yetmiyor demektir.
En önemli konu da bana ne hastalığı. Her an gördüğümüz pek
çok olumsuzluğu ilgili birimlere ihbar mantığı maalesef “ayıp, hadsizlik, ya da
başıma iş açar” düşüncelerine kurban oluveriyor.
Elbette yapılan ihbarlara karşı ilgili görevlilerin
yaklaşımları da bir düzen içinde olmalıdır.
Bu gün böylesine büyük bir sorun olan Karaman trafik sorunu
birkaç yıl sonra ne hale gelir ki?
Vatandaş, devlet ve STK lar olarak bir kampanya ile çözümler
aranmalı, bulunmalı ve uygulanmalıdır.
Yoksa her gün basında gördüğümüz üzücü olaylar artarak devam
edip gidecek…
20250225
