
Dilimiz Gâvurlaşıyor-Araplaşıyor
Açık ifade ile kimliğimize, benliğimize, geçmişimize sahip çıkması gereken, geleceğe yön vermesi gereken kurum.
Dilimiz Gâvurlaşıyor-Araplaşıyor
Kocaman harflerle yazılmış bir tabela: TDK. Ankaranın en gözde mekanlarında ve
dönemin en mükemmel mimarisi ile yapılmış muhteşem bir bina.
Yani Türk DİL Kurumu. Açık ifade ile kimliğimize,
benliğimize, geçmişimize sahip çıkması gereken, geleceğe yön vermesi gereken
kurum.
Bu kurum ne yazık ki tek bilgisayar kullanmıyor. Garibanlar
hala işlemleri el yazısı ile yapmakta. Bir yazı makineleri bile yok. Elektrik
kullanmıyorlar, Radyo dinlemiyor, televizyon seyretmiyorlar. Hele kredi kartı,
banka işlemi gibi hiç bir medeniyet aracından faydalanmıyorlar...Çalışan
bayanlar tayt giymiyor, makyaj yapmıyor, fondöten, ruj, oje hiç kullanmıyor
OLMAZ MI?
Olsaydı bu gün radyo, televizyon elektrik gibi kavramların
Türkçe karşılıkları olurdu. Kredi kartı kullansalar kredisi de kartı da gavurca
olan bu karta bir isim bulurlardı. Hard disk, flaş bellek kullansalardı onların
bugün isimleri olur gavurca isimleri yok olurdu.
Uçak, bilgisayar gibi araçların mükemmel isimleri gibi...
Günde bir gavurca kelimeye karşılık bulunsa yılda 300 eder.
10 yılda 3 Bin… Zaten dilimizi kirleten de birkaç yüz kelime. Ama bu birkaç yüz
kelime yeni kirlenmeler için maya niteliğinde olduğundan bu rakam binleri
buluyor… Örnek oarak net kavramı içinde bu sektörü ilgilendiren pek çok kelime
var.
Belki kullanıyorlardır da orada hangi görevle bulunduklarını
bilmiyorlardır.
Atatürk ismini günde 100 sefer telaffuz ederek not almaya,
kariyer yapmaya çalışanlar onun kurumlarına sahip çıkıp da kaç sefer bu kurumun
kapısına dayanıp "Huu yatmayın arkadaşlar, uyanın DİL elden gidiyor,
gavurca memlekete egemen oldu" dediler ki?
Zor mu bu kavramlara karşılık bulmak?
Kolay hem de çok kolay. Sokağa çıkacaklar, bir kaç saat halkın arasına
karışacaklar hepsi bu. Halkımız anında bu kavramların karşılığını veriverir.
Bir hikâye ile örnekleyelim...
Yabancı kelimelere Türkçe karşılık bulmak için bir komisyon
kurulur. 20-30 bilim adamı, uzun uzun sıfatlı beylerin, bayanların yanına
göstermelik olsun diye halktan, halkı temsil ediyor diye sadece okuryazar, okul
yüzü görmemiş, Şahin Amcayı da komisyona alırlar.
Aylar geçmiş ama Şahin Amcaya tek söz vermemişler fikrini
dahi sormamışlardır. Öyle ya; çantalar diploma, isimler sıfat doludur. Şahin
Amcaya laf düşer mi?
Günlerden bir gün gündeme kontrol kelimesi gelir. Her kafadan
bir se çıkar dizivik olsun cizivik olsun grıdik olsun bakışkaç olsun diye
onlarca saçma teklif tartışmalara sebep olur. Tansiyonun en yüksek anında Şahin
Amca usulca el kaldırır söz ister. Uzun bir süre fark etmezler. Derken birisi
görür ve "Yahu bu kadar bilim adamı biz bir şey bulamadık sen ne diyecen
be adam" diye bir güzel de küçümser.
Şahin Amca sakince anlatır:
"Ben çocuğuken anam beni guzu gütmeye yollar iken, azık
çıkınımı elime verir, sırtımı sıvazlar, -guzum guzularımıza iyi göz kulak ol,
iyi bak, iyi DENETLE, gurda guşa yem itme- der idi"
deyiverir...
Aslında halktan 100 kişi gidip o kurumu işgal etse dilimiz
bu hallerden kurtulur mu dersiniz?
