7-17 ARALIK MEVLANA HAFTASI
Hiç o bölgede gezerken içinizden “Mevlana da buralarda gezinmişti, bu topraklara ayak basmıştı” dediğiniz olur mu?
7 ARALIK
MEVLANA HAFTASI
Tanır
mısınız bilmem. Mevlana Celaleddin Rumi vardır.
Hani
dünyanın dört bir yanında tanınan. Dünyanın dört bir yanına çağrı yapan ve
çağrısına cevap verilen Hak aşığı. Manevi dünyamıza güçlü bir ışık tutarak
aydınlatan. Vuslata erip Sevgiliye kavuşunca yeniden hayat bulan ve hala
yaşayan.
İşte o Muhterem
Karamanlıdır. Karaman Evladıdır.
Dünyanın
yeniden şekillendiği, kültürlerin harman olup savrulduğu ve en verimli
danelerinin kaldığı devirlerde, ailesi ile birlikte Karamana gelip yerleşmiş,
Karamanlı olmuş birisi.
Karamanın
havasını teneffüs etmiş, ekmeğini yemiş, çeşmelerinden suyunu içmiş birisi.
Hani,
şimdilerde kavgasını ettiğimiz Aktekke Meydanında koşuşturmuş, o dönem çok
sayıdaki mektep ve medresede ilim tahsil etmiş, çağdaşı Yunus Emre Hz. gibi Karaman
hazinesinin eşsiz manevi değerlerinden istifade etmiş birisi. Bu değerleri bir
kuyumcu ustalığı ile işleyerek, felsefi değerler ile kalıplaştırıp insanlığa
sunmuş birisi.
Evet,
bunları Karaman’da aldığı eğitim, kültür, terbiye, adap, edep ve tüm manevi
değerler ile gerçekleştirmiş birisi.
Hiç o
bölgede gezerken içinizden “Mevlana da buralarda gezinmişti, bu topraklara ayak
basmıştı” dediğiniz olur mu?
Hiç
Rahmetli Annesinin kabrine dua okurken içinizden “Rahmetli Valide buraya
defnedilirken Mevlana Hazretleri de el kaldırıp Anneciğine dua etmiştir” diye
aklınızdan geçer mi?
Aktekkenin
kubbelerinde hiç onun sesini aradığınız olur mu?
Ya da Yunus
Dergahında ve Türbesinde aynı duyguları yaşar mısınız?
İnanıyorum
ki az da olsa yaşayanımız vardır.
Demokrasi bize
5 gömlek bol geldi dostlar…
“Halkın Halk
için kendi kendisini yönetmesi” tabirini ilkokulda yurttaşlık dersinde duymuştuk.
Aman ne güzeldi. Yöneten halk olacaktı. Ama olmadı.
Daha işin
başında ne kadar süzme var ise onlar atama ile seçtirildi. Ve bu bir gelenek
haline geldi. Yıllar süren mücadele ve sabırdan sonra nihayet yerel kişiler de
seçilmeye başladı ama… Aması fena. Onlar da önceki süzmeleri örnek alarak bir
anda burjuvazinin kralları oluverdiler.
Halk
unutuldu yok oldu. Gugukçunun hukuk kuralları koyduğu, sağlıkçının eğitim
kanunları yaptığı, gevrekçilerin keloğlanlarının ekonomi yönettiği bir sistem
oluşuverdi. (Nadiren liyakatli çıkanlar da sisteme uymadı diye, tez zamanda harcanıverdi)
Yönetim halk için değil yönetenler için oluverdi.
İşte öyle
olunca da Yunuslar, Mevlanalar ve daha niceleri unutuluverdi.
Sağlıktan eğitime,
hukuktan ekonomiye, teknolojiden spora neyimiz var ise koyduk çuvala gömdük
toprağa… Yerine binlerce yıldır bizi boğmaya çalışan Haçlının nesi varsa örnek
aldık. Haçlılaşıp gideriz. Kıyafetlerimiz haçlıca, dilimiz haçlıca, yediğimiz
haçlıca… İşin kötüsü düşünce yapımız, hatta inanç sistemimiz da haçlıca olmaya
başladı.
Fani
ömrümüzde bu konulardan şikâyetçi o kadar dostumuz, hemşerimiz oldu ki… Zaman
zaman bir araya gelip hamleler yapılmadı değil. Oluşum, topluluk, platform,
dernek, vakıf ve benzeri isimlerle hamleler başlatıldı. Pek çoğunun altından
çapanoğlu çıktı. Ya siyasi, ya ekonomik, ya da kariyer çıkarlarına alet edilmek
üzere olduğu anlaşıldı. Bir kısmı da liyakatsizlik ve bilgisizlik yüzünden yok
oldu gitti.
Çocuk yaşlarda
içinde yer aldığımız bazı istisnaların güzellikleri nadir de olsa var.
Son aylarda
yaş günü kutlanan bir oluşum devam ediyor. Her türlü olumsuzluk, engel ve her
kafadan çıkan çatlak seslere rağmen, çok da iyi gidiyor. Her taşın altında bir
şey arayan, her işin ucunu siyasete dayayan, her konuda ordinaryüs olup laf
salatası yapan, alkışla, yağ ve piyazla işi götürmeyi maharet sayan, ikide bir
de bir bahane bulup “ben de buradayım huuu” der gibi her konuya turp sıkanlar
olmasa çok daha da verimli olacak. Yine de başarı oranı iyi… Maşallah…
Bu gün 7
Aralık. Geleneksel Mevlana Haftası başladı.
Karamanlı
Mevlana Celalettin o günün şartları nedeni ile en olgun çağlarında, Konya’ya
hicret etmişti. Karamandan aldığını Konya da halka arz etti. Hani semazenlerin
sol eli ile aldığını sağ el ile verdiği gibi. O sol eli ile topladıklarına Karaman
değerleri katarak.
Yıllardır
bunu savunduk, anlattık, söyledik, ısrar ettik. Ama anlayan çıkmadı. Demokrasi
gereği iş başına gelenlere bir kazanım getirecek bir şey de değil hani.
Bürokrat olanlar da zaten “sıfır işlem sıfır sıkıntı” mantığında. Unutulması,
ya da göz ardı edilmesi gayet normal.
Bu törenler
Karamandan başlamalı idi. Bir evladı dünyaya armağan eden Mübarek Anneye edilen
dualar ile. Mevlana Hazretlerinin Karamandan aldıkları için Karaman
onurlandırılmalı idi. Âlim sıfatına Karamanda erişen Hz. Mevlana için Karamanın
önemi ortaya çıkarılmalı idi.
Bu konuda
daha önce yaptığımız çalışmalarda gördük ki Konya bile bu konuda hemfikir.
Törenlere daha bir anlam katacağı zenginleştireceği yönünde fikir beyanları
oldu. Karamana gelip ön çalışma bile yaptılar. İnşallah köyümüz de büyür,
gelişir, idari kadrolarda ve STK larda bu konuya sahip çıkacak birimler oluşur
da bizler de o günleri görürüz.
Ah bu Kayserililer,
Niğdeliler, Artvinli, Muğlalılar, hele hele bu Konyalılar… Gelip de şu işe
sahip çıkmadılar. Hele ki Eskişehirliler? Yoktan bir değeri sahiplenme başarısı
gösterenler gelip de bize var olan değerlerimizi nasıl sahipleneceğimizi bir
gösteriverseler ya… Sevaptır ya…
Karamanlılar
mı? Durun onların önde gideni arkadan vurmak, yukarı çıkanı paçasından asılmak
gibi çok önemli işleri var…
Ayrıca bu
karamsar havaya rağmen, Karaman için bir şeyler yapan katkı koyan çok değerli
hemşerilerimiz de yok değil.
Karamandan
birileri çıksa. Hani Haçlıvari etkinlikleri sevmeye başladık ya! “Karamana
Katkı Koyanlar” başlığı ile yılın son günlerinde bir etkinlik düzenlese… Tespit
edilen birilerine birer onurluluk takdim etse. Hani protokolde dizi dizi
oturulsa, veryansın ateşli nutuklar atılsa, konuşmalar yapılsa… Sağ olanların
kendilerine, Baki Âlem için uykuda olanların en yakınına bu onurluluklar takdim
edilse ne olur sanki.
O töreni
gören gençler “Amanııınnn. Demek güzel işler yapanlara takdir de varmış”
diyerek, güzel işler yapmak için gayrete gelir mi acaba? O hizmetleri yapanlar
da “Oh yahu bu emeği Allah Rızası için yaptık ama, kulu da anladı şükür” diye
mutlu olur mu?
Yaaa… Neyse
boş verin, çayları tazeleyip dedikoduya, boş laflara devam edelim biz…